YAZ, SUS, BIRAK, ÇIK, GÖR

Pazartesi, Haziran 11 6 Yorum

Bi kız vardı, radyoya yapışık yaşardı. Televizyondan hazetmezdi pek. Radyo açık kalırdı geceleri, annesi kapatırdı hep o uyuyakaldıktan sonra. Bazı akşamlar uykusunu radyo programlarına göre ayarlardı. Felsefik konuşmalar yapan karizmatik seslere hayrandı. Hele bazı yazılar okunurdu müptelası olduğu sesler tarafından. Her kelimesine hayran tekrar eder dururdu. Biriktirdiği parayla daha iyi bir model radyo aldırmıştı babasına, paranin üstünü de babasıni tamamlamaya ikna ederek.
Üniversitede arkadaşlarıyla kalmaya başladığında ilk eşyalarıyla beraber annesi evdeki radyoyu da ilştirivermişti valizin yanına. "Sen bunsuz yapamazsın, unutma" diye de tembihlemişti anneciği. 127 ile yaptığı yolculukları keyifli hale getiren de kulağındaki seslerdi şüphesiz... İşte bu kız, yıllardan sonra bir gün, yaz'ı hiç de büyüdüğü yaz'lara benzemeyen bir şehirde, kapılarının önündeki ağacın fotoğrafını çekerken, "yaz bütün ihtişamıyla hatırlatsın sana unuttuklarını" deyiverdi. Lise yıllarına gitti. Radyocuların peşinde koşturduğu dönemlere... O zamanki şuuruna veya şuursuzluğuna gülmeden edemedi. bu cümleyi ve devamını, yeni kaset çalarıyla radyodan kasete kaydetmişti de döndürüp döndürüp dinlerdi. O günlerini, o coşkulu, heyecanlı, düşünceli, bilinçli, entel-dantel, çok bildiğini, anlamlı yaşadığını sandığı günlerine gitti bir an, yine gülümsedi. Eve gelince, onu mest eden bu yazının sözlerini bulabilir miyim diye soruverdi ekranına. Hem yazıyı buldu hem de bilmediği yazarını ***. İsmi görünce hatırladı tekrar, sesini duyunca yine eskiye döndü. Geceydi... Acaba açık bıraksa şimdi de laptopu, annesi sabah olmadan kapatır mıydı yine... Yatağının yanında yere bıraktığı kurumuş fincanını kaldırıp da her sabah olduğu gibi tatlı bi fırça atar mıydı... ...



"Her şeyi bırak. Çık dışarı… 
Biraz sus... 
Yaz bütün ihtişamıyla hatırlatsın sana unuttuklarını, göstersin sana görmediklerini ve canlandırsın seni!
Bilmelisin ki; alışmak, hissedememek; Allah'ın en büyük cezalarındandır.
Sevgili eşlerimizin gözleri, Peygamberimizin sözleri, kuşların uykuları, bebeklerin uyurken gülmeleri, geceleri çocukların üstünü örten babalar... 
Gemilerini yakan Tarık bin Ziyadlar... Kızlarının saçlarını tararken, torunlarına gülümseyen anneler... 
Uyuyarak korunmaya calışan O "Yedi Arkadaş"… 
Dün, Kudüs'te, güneşin altında vatanını, geleceğini isterken vurulan, kolları yana sarkmış, ağlayarak son nefesini veren o on yedi yaşındaki çocuk... 
Vurulan çocukların anneleri… Güneşin batışını izleyen insanlar gibi, Allah'ın ayetlerindendir. Bunu gör artık !!!
Gazeteleri bırak! Televizyonu kapat! Bir ceket, bir kitap çık dışarı! 
Hira dağına yürüyen O “En Sevgili”yi düşün! 
O'nun gibi aşık, O'nun gibi huzurlu, O'nun gibi sadık…
O'nun gibi hicret et... O'nun gibi yüzünü dön hayata! Hayatın kaynağına… Allah'a...
Daha çok özür dile ve daha çok yardım iste! O'nun gibi sırtını dön kısır hesaplara, şarlatanlıklara! 
Alışkanlıklarından, ihmalkarlıklarından, tembelliklerinden ve umutsuzluklarından hicret et!
Aşkla, alın teriyle, dua ile olsun her işin! Peygamberler gibi...
Irmak boylarında yürü… 
Hatırlayarak bütün Peygamberlerin bir ırmak gibi olduğunu... 
Hiçbir şeyin onları durduramadığını… 
Bazen toprağın üstünde gürül gürül, bazen toprağın altında sessiz… Ama hiç durmadan aktıklarını, hep berrak olduklarını unutma...
Bilmeden, dinlemeden konuşanları bırak... Kalsın.. Sende kalsın vicdanın... 
Bir kalbimiz olduğunu, gözü yaşlı olmak gerektiğini unutma... Ve öyle konuş konuşacaksan!
Sıkıntıların geri kalmamak için bir teşvik olduğunu unutma!
Yola düşmek için, Allah'a yakın olmak, daha az keşke demek için, uyuyakalmamak için bir teşvik olduğunu unutma sıkıntılarının...
Bizim dinimizin yaşama bir övgü olduğunu unutma! 
Bir yandan şükretmeye, bir yandan alışmamaya ve reddetmeye devam et!
Korkuların da, sevinçlerin de sahici olsun..
Ölüm kapını çalmadan..."


Yıllardır radyo dinlemedi bi de o kız. Özlemiş... 


*** Yazarını Nurdal Durmuş olarak gösteren kaynaklara rastladım. Fakat Nurdal Durmuş Bey'in sitesinde yazıya rastlayamadım ya da ben bulamadım. Emin de olamadım, kendisi mi yazmış diye. Bana o yazmış gibi geldi ama .. Velhasıl, bu vesileyle harikulade yazılarıyla karşılaştım. Ne iyi olmuş, yaz gelmiş, meyvelerini de getirmiş bana ...

6 Yorum:

  • fattosh dedi ki...

    genclik zamanlarimi hatirlattin bana:) bende radyo dinlerdim geceleri akra fm den mehmet davud goksu yu marmara fm de ibrahim pasali ile gece yuruyusunu , best fm den ceyhun yilmaz ve orta okul yillarimda hakaaaannn gunduuuuzzz

    Simdilerde sadece ceyhunu dinliyorum belki biliyorsundur itunes uygulamasi var butun radyolari bulman mumkun cep telimde is yaparken yaparken iyi oluyo ;)

  • elifegulistan dedi ki...

    gene ne guzel bir paylasim. kalemine, yuregine saglik.

  • Demlikalem dedi ki...

    :) Hakan Gunduz'un fon muziklerine bayilirdim, bilmez miyim onlari da... Geleli beri dinlemedim. Internetten de bakmamistim hic. Itunese bi bakayim o zman ben de nostalji yapayim bi ara :) Sevgiler...

  • Demlikalem dedi ki...

    Elifecim, senin gonlune, gozlerine saglik. Cok sevgiler benden...

  • fattosh dedi ki...

    App in adini yanlis vermisim tunein olucakti sevgiler..

  • Demlikalem dedi ki...

    :) Teseekkurler ilgine sevgili fattosh :)

Yorum Gönder

 

©Copyright 2011 Demlikalem | ...