AURORA'YA NİYET, FESTİVALE KISMET

Pazartesi, Haziran 25 6 Yorum

Hafta sonu Aurora ve Alaska ile ilgili kısa, belgesel tadında hazırlanmış filmleri seyretmek niyetiyle şehir merkezindeydik. Bazı yollar trafiğe kapanmış, çadırlar kurulmuş, çocuğunu, köpeğini alan sokaklara doluşmuştu. Festival varmış meğersem, e neye niyet, neye kısmet deyip biz de topluma karıştık. 




İlk karşılaştığımız stand lokma ve baklava standı olunca heyecanla sordum hemen aaa nerelisiniz diye, hatun kişi de Yunan olduğunu söyledi. Ay ben de Türküm, İstanbul'dan dedim. Pek bi sevinerek, niye heyecanlandıysam. Baklavaları ve lokmaları görünce... Sandım, can-ciğer sarılacağız, hemen numaralarımızı alıp çay daveti ayarlayağız ama... cıks...  Baklavaları ve lokmaları görünce heyecan yaptım... 



 Kukla gösterisi de vardı, sesler pek duyulmuyordu. Nezaketen durduk azıcık, sonra sıvıştık...


Sokağa havuzu koymuşlar, içine su doldurmuşlar, milleti sıraya koymuşlar, çocuklara kürek çektirerek tur attırıyorlardı. Oh serin serin... Harun cocuk arabasından bu sahneden sonra inmeye karar verdi zaten, kesin balıklama dalardı öncesinde inmeye kalkışsaydı. 


Harun Paşası şekildeki gibi inip eşimin yanında yürümeye başlamış, biz de etrafa bakarken farketmemişiz.  Görünce eşimin yanında o da  yürüyor, inmiş arabadan, nevrim döndü,  Allah'a emanetiz işte...


Bu atların cinsini bilemiyorum, okumadım da sağı solu açıkçası. Çocuklar sevsinler diye onları da getirmişler.



Ve yine yakaladık !


 Buraya da at, koyun, kuzu, ördek koymuşlar. Yavrucaklar da seviyor hayvancıkları...


Küçükhanım uzaktan seyretmekle yetindi genelde, Harun Pehlivanı kuzuyu alıştıra alıştıra sevdi... 




Buraya da tavşan tavuk gibi hayvancıkları koymuşlar, bir kaç sandalye de öteki tarafına yerleştirmişler. Hayvancıkları sevmek isteyen çocuklar sandalyeye oturuyo, üzerine bir örtü alıyor, sonra da tavşancığı, tavukçuğu seviyordu. Yalnız bütün hayvancıklar nasıl sakin, nasıl ürkek, pek bi garipsedim... sanki çiftlikte büyüdüm de... ben de konuşuyorum...


Bir de kum havuzu vardı tabi. Kova, kürek, kum, çocuk, güneş... daha ne olsun...



 Arkadaki dağları vurgulamak istemiştim ama becerememişim, bidahakine ins. 


İşte bunları, aşağıdaki abiler yapıyorlar. 




Bu gençleri de ben seyretmekten yoruldum, onlar düşmekten, yerde yuvarlanmaktan yorulmadılar... Gençler işte, maşallah...





Vitrindekileri inci zannedip koştum hemen bakaım değişik bi tarzı var mı diye. Alaska yerlilerine ait heykelciklerle, el yapımı takıları....


Bu duvara bayıldım :) Başka fotoğraflarda biz de girdik aralarına ailecek :)


Kaykay yapan moose...


 Önce sevdi Harun Paşası ama ürktü sonra. Meral Hanımefendisi arabasından inmediği gibi, poz vermeyi de reddetti.  


Hani olur da yolunuzu kaybederseniz...





Bir önceki ayıya nazaran bu pek sevecen geldi biizmkilere. Öteki ayaktaydı ve boyu benden yüksekti herhalde büyüklüğünden ürktü yavrucaklarım...



Oğluşum yemeyi de yedirmeyi pek sever. 

 Alaska yerlileri...




 Ah ben bu çocuğu nasıl sevdim nasıl, cancağızımın sesi de çıkmıyordu, hatta gitarının sesi bile duyulmuyordu. ama yavrum benim, almış gitarını geçmiş bi köşeye. A yavrum, Allah bahtını açık etsin ne diyeyim...



Alaska'ya gittiler de, bi geyik gezdirmeden geldiler demesinler... 


Bir de içinde hoplanılan zıplanılanları vardı bunların.
Millet sakin sakin sırasını bekliyor, sırası gelen iki hopluyor, bi zıplıyor, bi top atıyor geçiyor. Ay ben pek bunaldım bunlardan. Koştura koştura, kan ter içinde kala kala, bağıra çağıra, düşe kalka oynasınlar ayol, çocuk onlar çocuk...  


Sıra sıra asılmış her yere bu çiçeklerden. Anchorage'a ilk geldiğimde de dikkatimi çekmişlerdi, pek bi sevmiştim de evimizin kapısına biz de asalım demiştim bu çiçeklerden... Nasip...



Evet, her yerde ya ayı var, ya moose var ya da kurt veya kartal var. 

Velhasıl, festival alanını iki turlayıp, epey bi yorulup, arabaya doğru yola koyulmuşken, iki sokak aşağıda yine kurulmuş çadırlar gördük. Biraz zoraki de olsa tempoyu bozmadan bi türlü gitmek kısmet olmayan Cumartesi Pazarına :) da uğradık. 


Bu pazarda da genelde el yapımı ürünler satılıyor. Baharatçı, meyve satanlar da var ama genelde giyim ve dekora  yönelik. Hediyelik almak isteyenler için Alaska'ya has pek çok şeyin olduğu, canlı müziğin de yapıldığı hoş bi yerdi. 





Peaceful sounds in Alaska ...







Her şeyi de fotoğraflayamadım, zaten çok yoruldum yine anlatırken bile. Siz okumaktan yorulmadınız mı ya hu... 
O zaman thank you... 

Arabaya kadar da faytonla gitseydik pek makbule geçecekti ya... 
İşte biz kuzey ışıklarını seyretmeyi umduk, ama dolu dolu bir gün bulduk. Eve doğru yorgun argın yola koyulduk. Ayarlayan ne güzel ayarlamış, nasibimizdekileri de Alaska günlüğümüze kondurduk.  
....  

6 Yorum:

  • Ahu Türkyaşar dedi ki...

    İnanamıyorum. Ne kadar detaylı fotograflarla anlatmışsın. Gezmiş kadar oldum :)

  • gunlukcugum dedi ki...

    Aynen bende gezmis kadar oldum) saolasin...

  • our twins of N.Y./SEYHAN dedi ki...

    Alaska hep gorebilmeyi istedigim ulkelerden oldu. taaa cocuklugumdan beri. sayende ne kadar guzel bir yer oldugunuda gormus oluyoruz, thanks:)

  • Demlikalem dedi ki...

    :)Ne mutlu bana o halde... You're welcome :)

  • ice tea dedi ki...

    bol bol resimli ne guzel olmus.

Yorum Gönder

 

©Copyright 2011 Demlikalem | ...