PENCERE

Cumartesi, Ocak 4 3 Yorum


Hava kurşun gibi ağır!
Bağır, bağır, bağır, bağırıyorum.
Koşun, kurşun eritmeğe çağırıyorum…
O diyor ki bana:
- Sen kendi sesinle kül olursun ey!
Kerem gibi yana yana…
Deeeert çok, hemdert yok
Yüreklerin kulakları sağır…
Hava kurşun gibi ağır…
Ben diyorum ki ona:
- Kül olayım Kerem gibi yana yana.
Ben yanmasam,
Sen yanmasan,
Biz yanmasak,
Nasıl çıkar karanlıklar aydınlığa.. (Nazım Hikmet)

Evet dert çok, ama şükür ki hemdert de var şimdi.
Dertlenmek nasıl olur, derde derman nereden, nasıl bulunur... öğreten de...
Yananlar var şükür ki, ben gördüm...
Nazım'ın dediği gibi "Yüreklerin kulakları sağır" olsa da, varsın kulaklar doysun duymaya.
Ateş, ateştir sağıra da, âmaya da... Öyle değil mi...

" Hiç kimse yok kimsesiz, 
Herkesin var bir kimsesi
Ben bugün kimsesiz kaldım,
Ey kimsesizler kimsesi." (Avni)  diyerek avare dolanırken sağda solda, başını göğe kaldırıp; "Ben hiçbir zaman kimsesiz kalmadım, ey Kimsesizler Kimsesi" demeyi öğretenler var şükür ki. 
Kendi kısır döngümüzde debelenirken, bir dediğimiz öbür bildiğimize çelme atarken, zaman zaman kasırgalar esip geçip de elde avuçta kalana melül melül bakarken, insan olmanın gereği zaten deyip üzüntü, gam, keder bulutlarının altında dolanırken; günlük güneşlik günlerin geleceğinin müjdesini verip - Allah'ın izniyle-, rahmet yağmurları gelene kadar şemsiyenin altını gösterenler var çok şükür ki. 
"Önemli olan samimi olmak, olumsuz mülahazaların aktörü olmamaktır. Bunu yapabildiyseniz hiç endişeniz olmasın, Allah o işten hayırlar çıkartır." derken daha, kara bulutları silip süpürenler var çok şükür ki.

Güzel olan Allah, güzeli sever ya hani, hepimizin bildiği gibi. Güzeli, en güzeli, en en güzeli olsun diye, Emanetlerimizin Emanetçisine arz ederken anneliğimizi, kendiliğimizi, pür-neva halimizi, endişelerimizi; ümitsizliği eşikte bırakmamız gerektiğini hatırlatanlar var şükür ki. Göz bebeğimiz bildiklerime dair hissiyatımla ilgili yazdıktan sonraki gün okuduğum aşağıdaki satırlar, o şemsiyenin altında, aydınlıklara çıkmak için sabırla yananların yanına koşmak için geç kalmış sayılmam herhalde diye düşündürdü bana. 
"... 'Ama ümitsiz olmamak lazım.' diye başladı tekrar konuşmaya. 'Evet, ümitsiz olmamak lazım. Ümitsizlik Kur'an'ın beyanlarına göre kafir sıfatıdır. Ümitsizliğe düşen Müslüman kafir olur manası çıkartılmamalı bundan ama ümitsizlik küfre ait bir vasıftır. Hangi şart altında olursanız olun, ümitsiz olmamalısınız. Niyetiniz halis, gayeniz O ve O'nun rızası olduktan sonra, niye ümitsiz olacaksınız ki? Hz. Yusuf misali kuyunun dibinde de olsanız, ümitsizlik yok. Hem bakmaz mısınız Yusuf'un (aleyhisselam) kıssasının anlatıldığı sureye. Hz. Yusuf ile alakalı her hadise neredeyse en ince detaylarına kadar anlatılıyor. Fakat kuyuya atılmasından dolayı evvel ve ahir hiçbir şikayet cümlesi yok. Demek hiç etkilenmemiş. Ümit demiş, yoluna devam etmiş. Zindana atılmış, yine etkilenmemiş, Rabbim demiş, çizgisini değiştirmemiş. Ve sonuç; müşarun bi'l-benan yani parmakla gösterilen bir vezir olmuş.' "
Bulunduğumuz şartlar, çevremiz, kendi yeterliliğimiz ya da yetersizliğimiz; kimine kuyu, kimine zindan.Yazının devamında;"...Resimden müziğe, romandan şiire, sinemadan spora kadar sanatın bütün alanlarını bir dil olarak kullanmak..."tan bahsediliyordu. İşte bu pencereden bakınca Nazım'ın dizelerine, üzülme dedim, üzülme... Kulakları sağır olsa da yüreklerin, O'na gider bütün dilleri samimi anneliğin... 
Vesselam...


3 Yorum:

  • Adsız dedi ki...

    LAA

  • Adsız dedi ki...

    LAa

Yorum Gönder

 

©Copyright 2011 Demlikalem | ...