Karış Karış Alışveriş

Cumartesi, Nisan 16 0 Yorum

  1.  Mağaza mağaza ayağına kara sular inene kadar dolaşıp, şunu mu, bunu mu, onu mu diye diye denemedik bir şey bırakmayarak, elle tutup, gözle görüp, üstünde nasıl duruyor diye şööyle bir aynaya bakıp da alacaklarına karar verip, yorgunluktan dilin damağın kuruyunca nihayetinde bir şeyler yemek için kendini en yakın restoranta atarak alışveriş yapmak ne müthiş bir şey... 
  2.  Evinde, sıcacık kahven bir yanında, kurabiyelerin diğer yanında, yol yorgunluğu çekmeden, biraz o siteden, biraz bu siteden, mankenin üzerinde duruşuna göre, çoğunlukla da hayal gücünü kullanarak "bu bende süper durur / bu beni çirkin gösterir! (ben çuval giysem yakışır da)" diyerek, shopping bag'leri doldurarak, sonrasında da siparişlerinin kapıya gelmesini bekleyerek yapılan alışveriş ne rahat bir şey...
İki durumdan hangisi tercihe şayandır? 
İmdi, birinci durumu tercih ediyorum ben.  Esasında özlüyorum. Kardeşimle ve Betüş'le yaptığımız alışverişleri. Kardeşimle çıktığımız alışverişlerin sonu genelde Ziya Şark'ta biterdi. Belki de en keyifli kısmı da orasıydı. Elimizde kalan son kuruşları da yemeğe harcar, meteliksiz kalışımızın üzerine, künefe yanında tatlı niyetine ne espiriler yapardık. Hiç unutmam, sonunda ikram olarak getirilen çayların muhabbetini... Şimdi hatırladığımda bile kahkahalarla gülmek geliyor içimden. Ziya Şark'ın üst katında, balkonunda neticelenen alışverişlerimiz... Selam veya Bade o kadar keyifli gelmiyordu bana çünkü yemeğe paramız kalmasa da künefe yemeden biten alışverişler biraz eksiktir bana göre... Hey gidi günler... 
O günleri özlüyorum evet, yalan değil. Ama nurtanelerim olmadan bana değil o günleri, gençliğimi verseler yine de istemem. O günler de güzeldi... Nurtanelerimle olanlar için ise kelimeler kifayetsiz kalır... Kardeşçim alınmasın... Yakında anne olacaksın inş. o zaman beni anlayacaksın canımcım...  
İkinci durum ise eşimin tercih ettiği yöntem. Ama bilmiyor ki, ben bir alışırsam öyle bir elimde kahve bir elimde klavye, marka marka gezersem, zaten bulamadığı işin yanında geceleri de mesai yapmak zorunda kalacak. Şahsen idareli, kanaatkar bir hanımım bana göre, (öğrencilik bitene kadar!) dişimi sıkmasını da bilirimyeri geldiğinde. Ama öyle internetten de alışveriş yapılmaz ki canım. Badeva! verseler tadı çıkmaz bi kere. Zamanla yarışan eşime; "sen de haklısın elbette."

Alışveriş denince
Gezilir köşe bucak ince ince
Aflayıp puflamadan eğlene eğlene
Ayaklarına kara sular inse de
Keyfi çıkar işte öyle
Paketler elinde eve dönünce
Tadına doyum olmaz gezmenin
Bu böylece biline...
                                                 
Bu kadar boş lafın üstüne;
Malumdur ki, israf haramdır. Her ne kadar gözümün gördüğü her şey için, "aklımda duracağına dolabımda dursun" felsefesiyle hareket edip, bir nevi "nefsimi bu yolla terbiye ediyorum, azıcık onun isteklerini yapıyorum ki yeri geldiğinde sözümü geçirebileyim" tesellisiyle kendimi kandırsam da biliyorum ki israf haramdır. Eşimin bu husustaki hassasiyetinden zerre kapmış olsam kemale ererdim belki . Şimdi kendimden ziyade çocuklar için çıkıyorum alışverişe... Silkinip bi kendime gelmem lazım.
Bunlar da biraz boş laf nevinden oldu sanki ...
Tamam, ben sustum !
"Göz ibret için, ağız Hakk'a tercüman olmak için, kulak O'ndan gelenleri duymak için ve beden O'nun karşısında kemerbeste-i ubûdiyet içinde durmak içindir. Bunlara dikkat etmeyenler hayatlarını israf etmiş olurlar. Çünkü, yaratılış gayesi istikametinde kullanılmayan her şey boşa harcanmış sayılır." (Hakikat Damlaları)

0 Yorum:

Yorum Gönder

 

©Copyright 2011 Demlikalem | ...