Tavus

Perşembe, Ocak 31 6 Yorum

Şems'i düşünüyorum gözlerim kapalı...
Çook uzakta, elinde asası
Heybetli yürüyüşü, Hz. Ömer (ra) fıtratlı
O yaklaşınca açılır gözlerimin kapakları
Ve diğer bir vakit, Şems aynı yerde
Uzağın çoklu kesitinde, elinde asası...
Rüzgar yoldaşı
Sıcak bir esintiyle fısıldıyor Şems gelmeden
'Nereye uğradıysa yaktı'
Peşinde deryalar bıraktı.

Bi suyla temizlenir temizlenecekler
Bir de ateşle kazınır kirler
Şems ateş oldu Mevlana'ya, Mevlana ise Şems'in suyu
Bir gece vakti Aşk'a bulandı Yusuf'un (as) kuyusu...
Şems'i düşünüyorum gözlerim kapalı
Korku ve endişeyle yoğrulmuş merak, yanımda bir atlı
Onu okuren bile, sanki kendim satırların ardında gizli-saklı
Yaklaşınca cesaret edemeyip açıyorum gözlerimi
Şems'i, Şems yakan'ın aklımda adı...
...


Ve neden buraya geldi bu  yazı. Heh evet, altı ve dahi üstü  çizili bir sözdü esasında yazmak istediğim.  "Söz söyleyen kemal sahibi olursa, marifet ve hakikat sofrasını serdi mi, o sofrada her türlü yemek bulunur. Herkes orada gıdasını bulur."  der Mevlana. Söz, kimine tek hece, gerisi hikaye... Lakin...
'Söz' bazen bir kelime, bazen bir nağme, kimi zaman bir bakış, kimi zaman sadece el açış...
Söz, bazen bir damlacık göz suyu, bazen el emeği, göz nuru...
Bazen fotoğrafta bir kare, bazen zihinde anlık bir düşünce...
Söz, kimine güneş, kimine ateş... Kimine mis kokulu bir çiçek, kimi için zehirli bir böcek...
Söz, birine gece, diğerine gecelerde seccade...
Söz, bazen ninemin göz bebeği, yüzündeki satırların kıymeti; bazen de bebeğimin uykuda gülümsemesi...
Söz zaman ve bütün mekan... Söz, havada, suda... Söz aynada...
Sofralar serpilmiş renk renk, desen desen, sözlerin nazenin kollarına.
Bazen Bismillah der, otururuz sofraya da bazen deviririz ne var ne yoksa bir burun kıvırmayla.
Kimi zaman Elhamdülillah olur son lokmamız, kimi zaman da nankörlüktür tatlımız.
Öyle bir hale geliriz ki, hem yer- içeriz tıka basa, hem de aşçıya söyleniriz utanmazca.
Önce zikir, akabinde fikir, ahirinde şükürken adabı sofraların, edepsizliğimizi koymuşuz tuz-biber niyetine ortaya. Farketmez ki ne var önümüzde ya bir yudum su yanında kuru bir lokma; ya da kus sütü yanında zümrüd-ü anka...
"Herkes orada gıdasını bulur" diyor ya Hz. Mevlana, herkes...
Ne gerek var başkasının lokmasını saymaya, sofrasına dadanmaya.
Sözü söyleyen, sofraları indiren, sen yok'tayken, seni donattığı sofralara buyur eden hemen yanıbaşındayken, sanki hepsini kendin yapmışsın gibi ukalalığa başlamaya.
Görünen o ki, kimi güzelce gıdalanıp, üstüne üstlük diş kirasını alıp geçer rahat bir uykuya.
Kimi de açlıktan kıvranır, yer-içer fazlasıyla da, habersiz, avare dolanır  diye etrafta
Kimine şifa olur bir söz, bir sofra; kimine ateşten bir lokma.
Berketli sofralardan aç kalkmamak umuduyla,
Herhalükarda her halimize Elhamdülillah...

Selametle, sağlıcakla...
Vesselam...










6 Yorum:

  • Deli Anne dedi ki...

    ahh bu demli kalem susmuştu bir de.. yaz ne olur yaz

  • ikisatirdokturmelik dedi ki...

    Doğru söze ne denir..bravo!
    Üstüne düşünülecek , yenilip yutulur bir yazı olmuş...
    Sevgiler

  • PeNeLoPe dedi ki...

    Hem yazı'n, hem de linkteki parca..
    Yorum yapamiyorum Demli Kalem..
    Sadece yazdirana, okutana, dinletene Elhamdulillah..

  • Demlikalem dedi ki...

    Hamu$ olmak lazim geliyor arada Mumine Annem. Hamu$...

  • Demlikalem dedi ki...

    O parcayi dinlerken yazildigindan sebep..
    Sevgiler...

Yorum Gönder

 

©Copyright 2011 Demlikalem | ...