TOUCH ve HAYATA UFAK BİR DOKUNUŞ

Pazar, Nisan 15 4 Yorum



`Bugün her bir kişi, 7.4 bireye  2250 kelime söyleyecek.
Bugün 30 milyar e-mail, 19 milyar sms gönderilecek.
Bu kelimeler incitmek için mi yoksa gülümsetmek için mi...`



Bu sözler Touch dizisini seyrederken bamtelime dokunan cümlelerdi.
Touch, hakikaten de insanın hücrelerine, beynine, yüreğine, inandığı ya da inanmadığını sandığı şeylere, anlatılmaz yaşanır babından olan hislerine dokunuyor. Dizinin ardında ne tür bir kaygı var, hangi ideoloji var, var mı yk mu  orasını bilemem. Neye nasıl bakacağımı bilirim ya da bildiğimi zanneder, öyle bakmaya çalışırım. Ama gerçek şu ki, her bölümün sonunda ağlamaktan başım ağrıyor.

Evrende bazı hadiseler vardır. Her insan, bu hadiselere kendi inanışı doğrultusunda izahatlar yapar.
Kiminle nerede, ne şekilde, ne vakitte, ne kadar süreyle, hangi şartlar altında iletişim kuracağımızı, sosyal veya bireysel münasebette bulunacağımızı ya da bulunduklarımızı düşünün. Belli bir ölçü dahilinde, evren kendi kaderini yaşar ve biz de kendimizinkini. Herkes kendi yazısıyla doldurur sınav kağıdındaki boş yerleri. Muhteşem bir düzen içinde gerçekleşmiştir ve gerçekleşmeye devam ediyor var olan her şey. Benim yazımı okuyarak sesimi duymanız, veya benim bir 'tık' hareketiyle hayatınıza şahit olmam tesadüf olabilir mi... Hele de en düzensiz sanılan karmaşalıkta bile bir düzen olduğunu düşünüyorsam nasıl böyle söyleyebilirim ki. Yaşadığım veya yaşamayı çok isteyip de yaşayamadığım veya yaşamayı hiç düşünmediğim hadiselerin hayatımda var veya yok olmasında, bir sebep bir sonuç olduğunu düşünürüm. Esasında bu cümlelerim bile ne hissettiğimi izahtan fersah fersah uzakta, bu da benim konuşma kabiliyetimin yetersizliğinden olsa gerek.
Velhasıl, dizide dünyanın dört bir yanından insanların ortak hadiseleri konu ediliyor. Hani kelebek etkisi denilir ya. Tabi bunu seyrederken ben körükörüne seyredemiyorum ya da sadece bilimsel bir oranın meydana getirdiği hadiseler olarak bakamıyorum. Eşime diziden bahsedince bana "six degrees of seperation" denilen bir deney sonucundan bahsetti. Bilen biliyordur, ben teorilere hiç başlamayayım. Başta da dedim ya, inandığım değerlerin bende uyandırdıkları, yan komşumun düşüncelerinden çok farklı olabilir. Çin eski inanışına göre, insanların ayaklarına doğuştan bağlanmış olan kırmızı bir iptir benim sizden haberdar olmam. Bana göre ise; Colorado'ya gidecekken son dakika değişikliğiyle Alaska'ya gelmemiz ve Coloradolu bir kızla Alaska'nın göbeğinde tanışıp da arkadaş olmamız ve neredeyse 9 aydır her hafta görüşmemiz... Bu bana göre kaza ve kaderin resmidir. Tevafuk kavramının canlı kanlı halidir.

Bir ay öncesinde yaşadığımız acılı zamanlar, çocuklarımla imtihan olmamdır bana göre. Bir hikmete binaen, bir şeyleri öğrenmem adına yaşadığımız ve okumamız istenen bir kaç sayfadır bir ay öncesi.
Ya da bu sabah kahvemi yaparken sütü taşırmam...
İnternet bağlantımızın gitmiş olduğunu düşünmemiz ama sonra fişinin çıktığını farketmemiz...
Havuncuk'umuzun iki gündür sebepsiz! -ki perdenin ardını görmediğimizden bize öyle geliyor- huzursuzluğu, kucaktan inmek istememesi...
Eşimin bilgisayar başında ders çalışırken uyuya kalması...
Yemek yaparken soğanların yanması...
Ben henüz idrak etmeye başlasam da bazı şeyleri, "her şeyde bir hayır vardır, bunda da bir hikmet vardır" bakış açısı, bana verilen pozitif bir enerjidir hayatıma dair. Tesellinin en güzeli ve gerçeğin ta kendisidir. Hayatın ahenk ve bütünlük nakışıdır...
"Şikayet şekvayı arttırır." sözü geldi hatırıma... Şikayetvari sözlerimden utanıyorum şimdi.
Güzel düşünüp, güzel niyetlerle başlayınca hayatın her dakikasına, küçücük sanılan dokunuşların ne hikmetlere kapı olduğunu anlayabiliriz belki. Okuyabiliriz hadiselerin, dokunuşların ana fikrini.
Ve dizide baba Martin (Kiefer Sutherland), ezbere bildiğim ama yaşam ezberinde sıkça unuttuğum bir söz söyledi; "Allah kimseye kaldıramayacağı yük yüklemez!"
İşte kısaca bunları ve bunun gibi daha bir çok şeyi bana hatırlatıp geriye dönük okumalar yapmama vesile olduğu için, geniş zamanda muhteşemliği ayan beyan önüme serdiği için her bölümde ağlıyorum... Ve ekliyorum Allahım sen nelere kadirsin... Seni seviyorum...
Bütün insanlara 'şeffaf bir muamma olan hayatta' güzellik ve hayırlarla dolu bir hafta diliyorum.
Vesselam...



4 Yorum:

  • nnbaLo dedi ki...

    güneşli bugün istanbul; size de o bol güneşten gönderiyorum bir avuç :)

  • Demlikalem dedi ki...

    Ah en iyi geldi bir bilseniz, yolladiginiz gunes icimizi isitti, yuzumuzu gldurdu :) Sagolun, varolun... Muhabbetle...

  • PeNeLoPe dedi ki...

    Merak ettim şimdi bu "Touch" ı..
    "Allah kimseye kadıramayacagı yük yüklemez" ya..Çokça unutuyorum ben bunu..
    Her seferinde kaybediyorum...Her yükümde..
    "Olmaz, yapma böyle" diye ikaz ediyorum kendimi.. Ama nafile..
    Kaybediyorum yine de..
    Allah yardımcım(ız) olsun..
    Selametle..

  • Demlikalem dedi ki...

    Amin amin. Insan, nisyandan gelir ya, unutuyoruz dedigin gibi de sıkca hatirlayanlardan oluruz ins. Allah'a emanet...

Yorum Gönder

 

©Copyright 2011 Demlikalem | ...