Sıra Sıra Diziler

Cumartesi, Kasım 19 0 Yorum



Amerika'ya geldiğimden beri İngilizce'yi sökme sevdasından kaç dizi, kaç film seyrettiğimi bilmiyorum. Bir ara bağımlı gibi olmuştum, evden çıkmıyor, bir yere gidince eve dönmeyi sabırsızlıkla bekliyor, yatarken dizi seyrederek uyuyordum. İş yaparken bile laptopun sesini açıyordum, izleyemesem de duyayım diye. İlk hamileliğimin zorlu geçen ilk 4 ayında Friends dizilerinin bütün sezonlarını seyrederek geçirdim sürekli yatma ve konuşamama ve bulantıdan kıvranma modundayken.
Bir de benim açımdan Amerikalılar'ın yaşam tarzlarına aşinalık kattığını düşünüyordum bu dizilerin. Başlarda karşılaştığım ya da duyduğum herhangi bir şeye 'nasıl yani ya!' diyerek ve gözlerimi patlatarak tepki verirken içten içe, bu dizilerden sonra ve de yabancılarla(!) tanıştıkça, günlük hayata biraz daha aşina olabiliyor ve anlayabiliyorum. Velhasıl, epey dizi seyrettim. Hala da devam edenler var. Artık ara ara seyrediyorum yeni bölümleri eklendikçe. Bunların içinde izlemekten sıkılmadığım ve tavsiye edebileceklerim de var. Şöyle ki;

  1. MONK: Süper ötesiydi. Adam hasta, ben de adamın hastası olmuştum. Allahım, o ne kıvrak ve oynak bir zekaydı. Dedektifti kendisi. Birazcık da obsesif depresif bir kişilik. Bende de biraz obsesiflik var herhalde ondan yakın geldi bana... Dizideki esas karakterler de güzeldi. Özellikle asistanı Natalie. Maşallah, pek hanımefendi bir bayandı. Aklı başında, olgun, güngörmüş bir hatun. Ondan önceki hanım biraz uçarı-kaçarı bir tipti. Ama o da hoştu canım, eğlenceliydi. Monk'u tek geçerim dizi aleminde, hem ailece oturup seyredilebilecek, hem eğlenceli hem de bomboş olmayan, bulmaca çözer gibi bir dizi. 9 sezondu yanlış hatırlamıyorsam. Hepsini seyrettim mi? el-Cevap: Evet seyrettim, pişman değilim. Yine olsa yine yaparım. 
  2.  DESPERATE HOUSEWIVES: Türkiye'deyken kardeşim seyrediyordu altyazılı olarak bu diziyi. Biraz enteldir o, yabancı şarkı felan dinler, söylerdi. Artık uydurur muydu bilmiyorum o zamanlar anlamazdım pek. Ben de Amerikanya'ya gelince mübtelası oldum. Bu dizideki karakterler de çok hoş. Her hatun başlı başına başrol zaten. Olay akışları da güzel her ne kadar bazen gerekiz şeyler olsa da. Bu dizinin en hoşuma giden yanı ise Amerikalı ailelerin yaşam tarzını yansıtabiliyor olması. Bana da bu hususta biraz fikir vermesi açısından iyi oldu diyebilirim bu dizi. Bizim Anadolu usulu Türk aile yapımızın ve anlayışımızın aksine bir şeyle karşılaştığımda veya birinden bir şey duyduğumda, gözlerimi faltaşı gibi açıp, aynı anda açılan ve açık kalan ağzımı elimle kapatıp, "aaaaa!" demiyorum mesela. Zaten bu tepkilerimi diziyi seyrederken verdiğim için, antremanlı oluyorum bir nevi... Ay bu dizi hakkında konuşmaktan en çok hoşlandığım kişi de kızkardeşim ... Bazen karakterler üzerinde sohbet ederiz. Sen hangisine daha çok benziyorsun, ben hangisini daha çok beğeniyorum gibi... Artık ikimiz de farkli ülkelerde yaşadığımız için, biraz desperate durumlarımız oluyor da ondan gevezelik etmek için güzel bir malzeme bu dizi.  
  3. CRIMINAL MINDS: Yaa her bölümünü iple çekiyorum. Karakterlerde ve olayların gidişatında eleştirdiğim pek çok yönü olmasına karşın, bu dizi de muhakkak seyredilenler arasında olmalı.Bu dizide suçluların psikolojik tahlilinden yola çıkarak suçluları bulan bir FBI birimi konu ediliyor. Bulmaca çözer gibi. Karakterlerin hepsi çok şeker bence. Özellikle de Dr. Spencer Reid. Uzun, yakışıklı biraz da tuhaf gibi olanı. İlk bölümlerinden bu yana epey değişiklikler oldu karakterlerde, dizinin gidişatında ama şimdi bence çok daha iyi. Geçen sezon giden sarışın kızcağıza üzülmüştüm ama olsun yeni bebişi olmuştu iyi olmuş. Biraz uzak dursun öyle tehlikeli ortamlardan. Bu arada dizide bebişi olmuştu yani. Bu dizi de benim favorilerimden. Özellikle dedektifli ve psikolojik konulardan hoşlanıyorsan tavsiye ediyorum ve süperr diyorum.                          Güncellemek babından; son sezonda sarışın hatun geri geliyor, esmer hatun da öldü biliniyor, ama ölmedi tabii ki, başından beri biliyodum ben :p 
  4. THE MENTALIST: Ahh bu adamcağızın derdi dağları aşar. Hasta bir seri katilin peşine düştü, gecesi gündüzü o. Altıncı hissi kuvvetli mi desem, zeki mi desem bilmiyorum ama akıllı bir adam, efendi de. İlk başlarda biraz Monk kokusu aldığım için biraz gıcık olmuştum. Monk'a benzetmeye çalışmışlar diye ama izledikçe keyif aldım. Bu arada, Red John bence, Van Pelt'in nişanlısı olan çocuk. Van Pelt de Rigsby de çok saçma yaa, kariyerlerinde ilerlemek için ayrılıyorlar. Neymiş aynı birimde çalışamazlarmış. Allah Allah ya.. Hem ah be güzel kızım, o çocuk hiç bırakılır mı, nasıl efendi, nasıl mahçup, ne kadar temiz bir çocuk. Tam sana göre aslında Van Pelt, duy sesimi! Zavallım Rigsby de o kadar ezik olmasan be oğluşum, hiç o kız kaçırılır mı gözünün ününde nişanlandı bak başkasıyla! Bak bana da yanlış yazdırdın, ününde değil, önünde olacak doğrusu... Yani en çok o Çinli çocuğu beğeniyorum şahsen, ne karakterli biri maşallah. Azıcık da gülümsese... Ama kadı kızında da olur o kadar kusur. Başlarındaki hatuna diyeceğim yok, belli merhametli biri, zannımca çocukluğu da zor geçmiş, zaten erkek kardeşleriyel büyümüş biraz da erkerk gibi ama azıcık hanımlığını da bilse mesela hep aynı pantolon, ceket, gömlek... Bazen de etek giyiverse, şöyle şıkıdım gömlekler felan, polisliğine zeval gelmez herhalde...  Herhalükarda, beğeniylen takip ediyorum kendilerini.  Güncellemek babından; tahminimde çok da yanılmış sayılmam. Red John değil ama onun içerdeki adamıymış nişanlısı.                                                      
  5. CSI:NY; Polisiye veya dedektifli dizilerden hoşlananlar muhakka bi gözatın bu diziye. Teknolojiyi de ipuçlarını da iyi kullanıyorlar. Karakterle çok hoş, uyumlu. CSI'ların içinde benim bir numaram bu.
  6. CSI: Miami de karakterler daha zayıf buna göre. Bi noktadan sonra artık neyi nasıl araştıracaklarını ekranın diğer tarafından ben söylemeye başladım. Bi de  bu dizilerin yüzünden New York'a gittiğimde,  meşhur Central Park'ı gezesim gelmedi, genelde cinayetler orada oluyor da... ;p
  7. House MD. ; Harika ... everybody lies... But somebody doesn't bence.
  8. Eureka; Bu dizi de dahi insanlarin yaşadığı teknolojik bir şehirde geçen olaylarla ilgili. Çok profesyonel olmamış bana göre ama seyredilebilir.
  9. Grey's Anatomy: Bu dizinin de cılkı çıktı bi yerden sonra... 
  10. Lie To Me; Başroldeki karakteri hatta diğer oyuncular da pek sevimli gelmiyor bana ama konusu itibariyle işte psikolojik tahlil felan yaptıkları için güya seyrediyordum. 
  11. Lost 
  12. Scrubs 
  13. The X Files; Hamile olduğum için o dönemde daha fazla devam edemedm seyretmeye, çok geriliyordum çünkü...
  14. The Big Bang Theory; Karakterler çok tatlı. Funny ve düzeyli espiriler mevcut. Shaldon'a bayılıyorum.
  15. Chuck; Ajanlı ve çok komik, gerçekten hoş karakterler var bu dizide. Arada abartıyolar ama heyecanlı atraksiyonlu sahnelerden eğlenceli sahnelere geçişi nedeniyle kasılmadan strese girmeden seyrediyorum. 
  16. Two and A Half Men
  17. How I Met Your Mother; Pek sevmiyorum ama mecburen seyrediyorum. İngilizce sevdasına işte... Güncelleme>>>
  18. 2 Broke Girls; Çok şeker kızlar bi de gereksiz ayıp sahneler yok pek ama diyaloglar klasik rahatlıkta...Şimdilik...
  19. Suburgatory ; New York City'den kızının daha iyi bir ortamda yetişmesi için civardaki bir kasabaya  yerleşen bir kız ve babasının hayatının konu edınıyor. Funny ...
  20. Once Upon A Time; Bu dizi bana o kadar kasvetli geliyor ki, ay izlerken boğuluyorum sanki, iyiler kaanamayacak diye strese giriyorum her sahnesinde. Ama yine de meraktan seyrediyorum işte :p Dizinin karakterlerini masal kahramanları oluşturuyor. O yüzden ilginç geldi de seyretmeye başlamıştım. 
  21. Bi de Terminatör deerrrmişimmm :p  No way!


0 Yorum:

Yorum Gönder

 

©Copyright 2011 Demlikalem | ...