YEŞİL ÇAY

Yeşil çay daha sağlıklıymış siyah çaya nazaran.
İçiyorum içiyorum, her seferinde iyi demlenmedi herhalde diyorum.
Bekletiyor öyle içiyorum, bu sefer de çok  beklettim herhalde diyorum.
Halbuki, en başında düşünmem gerekirdi ki bu çay farklı bir çay. İşlenişi farklı yani.
Tadının da farklı olması kadar normal ne olabilir ki...
İçtiğim çayı bile olduğu gibi kabullenemiyor muyum neyim...

Tadının değişmesini mi bekliyorum yani. Hahhh, daha çok beklerim.
Hayatta da böyle miyim acaba.
Evet tamam eşime karşı biraz haksızlık yapıyorum ama bazen, ama birazcık. Olacak o kadar.
Şimdi yaşadığım ve hayatımın evveliyetinden tamamiyle farklı bu uzak yeri de olduğu gibi kabullenip keşfedebilsem keşke karların ardındakileri...
Aslında o kadar derine inmeye de gerek yok belki.
Karlar harika görünüyor gece, sanki dışarısı hep aydınlık gece, gündüz eğer güneş varsa ışıl ışıl parlıyor karlar.
Ben beyazı severim.
Evimde oturup hayal kurmayı da, çocuklarıma hayallerimi masal gibi anlatmayı da, loş ışıkta kitap okumayı da, müzik dinlemeyi de...
Gezmeyi, köşe bucak dolaşmayı severim, çocuklarımı bahane edip geri kalmayayım gezip tozmaktan diye kendimce yöntemlerim de var aslında...
Ama evde oturmayı, evden çıkmamayı da severim aslında içten içe...
Geceleri de severim ben aslında.
Hımmm ... ... ...


Aman Allahım! Burası benim için harika bir yer aslında!
Tam bana göre işte! Daha ne istiyorum ki...
Ömrümün bu kısmında bunun tadını almam gerekiyor demek ki...
Ne diye önceden yaşadığım gibi yaşamaya kendimi zorluyorum ki!...
Niye burda Macy's yok diye üzülüyorum ki ... 
Burada, bu koşullarda böyle...
Allahım teşekkür ederim, nasib ettin...
Hayırlara vesile kıl, nolur...
Kaligrafiye tekrar başlayayım ve şu ebru setini Bismillah deyip açayım artık...
Alaskacım, Merhaba yeniden :)

***
Buraya yeşil çaydan mı gelmiştik... Allah Allah ...
Yeri gelmişken niye eski Türk filmlerinde uzunca bir dönem kızların adı hep Alev'di ki...
NAlev demeye müsait olduğundan mı acaba...