İSKENDER

Cumartesi, Ocak 14 0 Yorum
Bu sabah rolleri değiştirmiş bulunduk gayr-i ihtiyari.
Dışarıdan kendimi seyretmeye çalışmışımdır zaman zaman.
Durup düşünmek için, gözlemlemek için, kendimle konuşmak için.
Şimdi tatlişkomun sonunu kestiremediğimiz soruları ve ne dediğini hala anlayamadığımız tontişkomun şarkıları ve ikisinin müdahaleleri eşliğinde kahvaltı hazırlamaya çalışan bir beyefendiyi seyrediyorum.
Kuzucuklar yanıma her geldiğinde bir bahaneyle mutfağa yolluyorum.
Görmüyorum ama duyarak seyrediyorum.
Sabrının azaldığını hissettikçe gülesim geliyor içten içe.
Sadist miyim neyim!..


***
Okudum Iskender'i. İki solukta. Dün başlamıştım, bugün akşam yemeğinde misafirimiz vardı, o gider gitmez uyuttum kuzucuklarımı, okudum, bitti.
Başım zonkluyor.
Bütün gün yemek yaparken, evi temizlerken, çocukları yedirirken, giydirirken, misafirimiz uzun cümleler kurup da artık anlamadığım kelimeler kullanmaya başladığında aklımdaydı hep Esma, Pembe, İskender, Yunus...
Kitabın sonlarında Alaska da konunun içine girince başladım ağlamaya.
Şimdi karanlık ve beyaz sokaklarda gözüm İskender'i arar benim :)
Film gibiydi kitap.
Eğer bi kitap mühletince hayatından uzaklaşmak başka bir dünyaya girmek isteyen olursa durmasın okusun.
Başım zonkluyor.
Zonkladıkça aklıma cümlele geliyor sonunu tamamlayamadığım.
Du bakiim okurken zonklayan cümleler nelerdi;
"Toprak"
... Tekrar okuduğumda altını çizicem, o zaman yazarım elbet...
Şimdi öyle heyecanla okudum ki, ben bi satırı çizmekle uğraşırken diğer satırlar gidecekmiş sanar gibi okudum.
Kalkıp gözlüklerimi alacak kadar dahi başımı kaldırmadığımdan...
Başım zonkluyor..

0 Yorum:

Yorum Gönder

 

©Copyright 2011 Demlikalem | ...