Park & Play bi de Yağmur

Perşembe, Eylül 8 3 Yorum
Bir kaç gündür hava bulutlu ve yağmurlu. Bu cümleleri kurmaktan ne zaman vazgeçip, gerçeği kabulleneceğim bilmiyorum ama güneşin gülen yüzünü uzun uzun seyretmeyi özlüyorum... Şikayet değil bu, öyle anlaşılmasın. Anchorage rahmete gark olmuş mübarek bir şehir. Bu cümle de özür diler mahiyette oldu birazcık. Soluduğumuz güzel şehrin gönlünü kırmamak gerek tabi...



Güneşli havaları kollayıp, "aa güneş geldi, hemen hazırlanıp kendimizi güneşin sıcak, şefkatli kollarına bırakalım" telaşıyla dışarı kaçtığımız vakitlerde, her ne kadar çeşitli girişimlerimize rağmen hala okyanusun kıyısına inmeyi beceremesek de civardaki çocuk parklarıyla teselli buluyoruz son zamanlarda.
Genelde, yukarıda bahsettiğim gibi, rahmeti eksik olmayan bir şehir olduğu için, parklardaki oyuncaklar da çimenler de nemli oluyor veya birden yağmur çiselemeye başlıyor. Nasibimizde varsa yorulana kadar çocuklar oyun oynuyor, koşturuyorlar. Onların o çocuksu coşkusuna biz de eşlik ediyoruz. Haavuncuk artık salıncaktan korkmuyor, Abaa'sı da onu sallamaktan büyük keyif alıyor. Parkta oyun oynarken dahi Prensesim Reno'daki arkadaşlarını unutmuyor, isimlerini mutlaka zikrediyor... Bence o da benim kadar özlüyor. Ne de olsa onun dünyaya doğduğu, çocukluk anılarının mebdei, benim de yeni bir hayata merhaba dediğim şehirdi Reno. ...

Her neyse... Daha öncesinde bahsettim mi hatırlamıyorum, burada Amerikalılar'ın dışında bir de Native Alaskalılar var. Hani sarışın, mavi gözlü Amerikalılar değil de, esmer, hafif çekik gözlü, eskimolara, zaman zaman da filmlerde gördüğümüz kızılderililere benzettiğim tipte yerli halk. Burada yerli kültürü ve korunması çok önemli sanırım. Üniversitede bölümleri bile var. Önümüzdeki günlerde, şehir merkezindeki müzeleri gezme planımız var. Sonrasında bu konuda öğrendiklerimi de ayrıntılı yazarım inş.

Haa buraya nereden geldim, şunu söyleyecektim;  parkları dolaşırken, muhtemelen, ağırlıklı olarak yerlilerin oturduğu bir muhitteki parka gittik. Gördüğüm manzara beni hem şaşırttı hem de mutlu etti bir nebze. Nefesimi tutup çocukları seyrederken kendimi Türkiye'de zannettim bir müddet. Zira esmer, çekik gözlü çocuklar parktaki bilumum oyuncaklarda öyle oynuyorlardı ki, üretkenliklerine ve cesaretlerine hayran kalmamak mümkün değil... Amerika'ya geldim geleli böyle çılgınlar gibi oyun oynayan bir çocuk güruhu görmemiştim. Yakınlarında ebeveynleri de yoktu. Parktaki tek yetişkin bizdik bir süre. Bir anne olarak onların yerinde kendi çocuklarımı düşündüm, yüreğim bir kere daha ağzıma geldi. Ama herkes gayet mutluydu... 

Günlerin hızla kısaldığı, havaların ziyadesiyle soğumaya başladığı bu günlerde kapalı oyun alanları keşfindeyiz. Haydi hayırlısı ...




3 Yorum:

  • pirpir dedi ki...

    Aysecim yaaa, cok guzel oluyor bu blog paylasim meselesi, hep hayalini kurdugum seyi sende izlemek cok daha hosuma gitti sanirim:)

    Biz gelir, o parktaki o cocuklara eslik ederiz sen hic merak etme, ve bir hafta sonra da park Turkiyedeki kirik dokuk parklara doner kesin:))
    (Hasna)

  • Penelope dedi ki...

    Teyzesi yer o nur yüzlüyüüü, fotojenik kurabiyem benim ;)

  • Uveyş dedi ki...

    Hasnacim, paylasmak haddizatinda guzel, paylastigin insanlar da guzel olunca keyifli oluyor. Dusuncenin hayalden oteye gecmesine first verirsen haberdar et bizi de guzelliklerinden istifade edelim olur mu... Selamlar

Yorum Gönder

 

©Copyright 2011 Demlikalem | ...